25 EKİM 2007 SOHBETİ BURSA
MUSTAFA
EFENDİ SOHBETLERİ
YER :GAZCILAR
VAKIF BİNASI
TARİH :25
/ EKİM / 2007
S
O H B E T
Bir arkadaş sormuş
şeytanın vesvesesinden nasıl kurtulabiliriz diye.Vesvesenin
değişik cepheleri ,değişik vehçeleri vardır yönleri
vardır.Bir kimse şeytanın vesvesesinden yani muhakkak kurtulması
mümkün değildir.Bunu cevaplarken mesela çok basit
şekilde Peygamber(s.a.v.)Hazretlerinin bir hadisine dayanaraktan
işte "Vesveseden
kurtulmak için zikir yeter" der
çıkar .Ama vesvese geçmişin hastalığı olduğu
gibi,günümüzün hastalığı ve ileriye yönelik
insanların hastalığı olacak.Tabi vesvesenin bu noktada bir sürü
yönü var.Kimisi işte abdestim oldumu olmadımı,namazım
oldumu olmadımı ile başlar veya bunu yaptım mı yapmadım mı
,kadınlar ocağın altını kapattım mı kapatmadım mı,kapıyı
kitledim mi kitlemedim mi,ALLAH varmı ,yok mu noktasına kadar
insanı götürür.Hatta son noktada ALLAH yoktur
noktasına getirir insanı.Şu aklınıza gelebilir "Ya işte
belirli bir noktadan sonra insanda vesvese kalmaz"Yok.Vesvese
her nefis meratibinin her noktasında,her katmanın da,seyru sulükün
da her halinde insanda vesvese vardır.Mesela vesvese şüpheyi
tetikler,şüphe araştırmayı getirir,araştırma ilede insan
doğruyu bulur.Vesvesenin birde hayırlı bir tarafı da var.Yani bir
kimseye şeytan vesvese verir,vesvese ile şüpheye
düşer,şüphesini araştırmaya başlar,ondan ilim çıkar
,doğruyu bulur.Ama şüpheye düşer,şüpheyi izale
etmez ise,küfre düşer,kafir olur.O zaman vesveseye
bakarken,işte namaz kılarken kalbinize gelen şeylerde
vesvese,zikrullah yaparken,rabıta halinde iken kalbinize gelen bir
takım şeylerde vesvese,herhangi bir nefis meratibinin herhangi bir
noktasında da insanların kalbine gelen gayri ahlaki veya gayri
islami gayri haliniz dışındaki şeylerle bu vesvese içerisinde
veya vesvesede toplamamız mümkün.Bu insanın içini
kemiren bir hastalıktır.Bunsuz insan olmaz,ama bu çoğalırsada
insanı zapturap altına alır.Bakın vesveseyi komple izale etmek
mümkün mü derseniz.Mümkün değil.Şeytan var
olduğu müddetçe ve şeytana bizden bir kapı açık
olduğu müddetçe o vesvesede bizi vuracaktır.Bakın
şeytan var olduğu müddetçe,şeytanada bizim gönlümüz
açık olduğu müddetçe o vesvesede olacaktır.Bir
kısım ehli tasavvuf kendisinde şeytanın kapısının kapalı
olduğunu,kapandığını söylesede öyle zannetmiştir.Oysa
şeytanın kapısı peygamberde dahi kapanmamıştır ki,o kimselerde
kapanmış olsun.Peygamber(s.a.v.)Hazretleri 'nin şeytanı müslüman
olmuştur.Eğitilmiştir.Peygamber'e zarar vermek,onun kalbine ,onun
gönlüne zarar verme hususiyeti kaldırılmıştır
onda.Yani Peygamber(s.a.v.)Hazretleri bu noktada muhafaza
edilmiştir.Kapı kapanmamıştır.Bakın kapı
kapanmamıştır.Muhafaza edilmiştir o.O yüzden bütün
insanlarda ,insanların kalbinde,şeytana ait bir kapı,pencere,bir
menfez,bir yol veyahutta şeytana ait bir giriş yeri vardır.Bunu
yok etmek,bunu tamamiyetle örtmek,kapatmak mümkün
değildir.Ama bunu en aza indirmek,bu vesveseyi
törüştürmek,törpülemek,bu vesvesenin sesini
cılızlaştırmak,insanın kendi elinde.Bazı vesveseler
vardır,fiziki olarak pisikolojik bir rahatsızlıktır.O kimsenin
herhangi bir pisikoloktan,işte bu noktadan tıbbi olarak başı
nasıl ağrıyor ise,tıbbi olarak nasıl bir gribal bir enfeksiyon
geçiriyorsa,tıbbi olarak bir rahatsızlık geçiriyorsa,böyle
bir tıbbi rahatsızlıktır ki vesvese bu noktada onun tedaviye
ihtiyacı vardır.Gidecek bir pisikolokla görüşecek,veya
pisikiyatri ile görüşecek,bu noktada tedavisini
alacak.Bizim söz konusu edeceğimiz şey bu değil.Böyle
bir, bir kimse vesveseye tabi olursa,hanımından
şüphelenir,çocuğundan şüpelenir,şüphelenmiyecek
olan herkesten şüphelenir.Şüphelenmeyecek olan etrafında
ne varsa,hepsinden şüphelenir.Öyle bir noktaya
gelir,kapıdan dışarı çıkamaz hale gelir.Arabasına
binemez,işine gidemez hale gelir.Bu işin daha ileri boyutta olanlar
.Ama öbür türlü adam kendi kendine der ,kadın
gayri ihtiyari bir kazak giymiştir,"Bu kazağı kime giydi
şimdi?"Gayri ihtiyari kadın bir etek giymiştir evde "Bu
eteği kime giydi şimdi bu vakitte?""Bu kokuyu kime
süründü?""Yok bu çocuk benim paramı
çalıyor.""Yok bu gelin muhakkak benim oğlumu
aldatıyor."Yok bu damat muhakkak benim kıza şöyle
yapıyor" Bu şunu yapıyor,bu bunu yapıyor bu hastalık ALLAH
muhafaza eğlesin.Bunun tedaviye ihtiyacı var.Böyle insanlar
yok mu?Muhakkak ki çevrenizde vardır.Muhakkak vardır.Bu
hastalık,bu rahatsızlık ,bunun tıbbi olarak bakıma ihtiyacı
var.ALLAH muhafaza eğlesin.Bizim söz konusu ettiğimiz şey
kalbi bir mesele.Bir kimse namaz kılarken şeytan vesvese verir
ona,"Namazını kime kılıyorsun?"Şeytan vesvese verir
ona,"Namazın olmadı"Şeytan vesvese verir ona,"Senin
namazın kabul olunmadı."Şeytan vesvese verir ona,"secden
secde değil."Şeytan vesvese verir ona,"Rukün Rukün
değil."Şeytan vervese verir,"Bak senin abdestin
bozuktu,abdestin bozuk şekilde namaza durdun."Şeytan vesvese
verir,"Senin guslün tamam mı ki,tamam değil bak sen
geldin namaza durdun"İbadetten alıkoyuyor.Şeytan vesvese
verir,"Hani peygamber var diyorlardı ya,gördünmü
ki sen?"Şeytan vesvese verir,"Nerden biliyorsun kisen
İbrahim'de varmış,Musa'da varmış,Yakup'ta varmış""Kur'an
söylüyor""Kur'an 'ın doğru olduğunu nerden
biliyorsun ki*Sakın şu noktada düşünmeyin!"Adam
yürümeye,mutmeinliğe gelince vesvesesi biter
"Hayır."Radiyye'ye gelince vesvesesi biter
"Hayır."Mardiye'ye gelince biter"Hayır."ALLAH'ın
kulu veli olunca vesvesesi biter."Hayır.Vesvese her nefis
meratibinde ve Seyru Sülukun her alanında vardır.O noktaya
gelen kimselerin vesveseleri farklıdır.Yani namazı oldumu olmadımı
diye uğraşmaz şeytan öyle vesvese vermez ona.Veyahutta senin
orucun oldumu olmadı mı diye vesvese vermez ona.Öyle bir
vesvese vermez".ALLAH var mı,yok mu ?" diye vesvese verir.
Bir Nakşibendi
Halifesi ile tanıştıydık.Sağ ise kulakları çınlasın,öldü
ise,ALLAH rahmet eğlesin.Halife.Yani bir önceki Şeyh Efendisi
zamanında Halife olmuş,Şeyh Efendisi Halife yapmış,Şeyh Efendi
,üstadı vefat ettikten sonra oğlu geçmiş dergahın
başına.Oğlu geçtikten sonra yine Halife'liğini devam
ettirmiş.Yani o Halife'liğe devam ediyor.Ondan önceki üstadı
görmüş,hatta ondan da önceki üstadı görmüş
gençliğinde.Yani tabiri caizse üçüncü
üstadla devam ediyor yola ve o halife'lerin toplanıldığı
yerde hemen hemen onların içerisinde en iyilerinden birisi
idi.Bana dedi ki "Mustafa Efendi bir sıkıntım
var.Anlatamıyorum hiç kimseye,üstadıma da anlatamıyorum
"dedi."Sana anlatabilirmiyim *"dedi.Dedim ki"Senin
derdinin dermanı üstadın olması lazım senin "dedim.Direk
daha hiçbir şey konuşmadan."Ne oldu?" dedim."ALLAH
yok mu ? diyor içinde ki"dedim ben."Evet ya "dedi.
Dedi "Tamam ,doğru""Nasıl yani?"dedi."Vesevese
doğru,durduğun ,düştüğün nokta doğru"
dedim."Ne yapmam lazım ?"dedi."Bunun Esması var
"dedim."Bunun Esma'sını Üstadı'nın vermesi lazım"
dedim."Söyledin mi ona *"dedim ben.durdu."Bir
sefer söyledim "dedi."Ne dedi?"dedim ben."Hiçbir
şey demedi "dedi.Dedim "Bir şey söyliyemeyeceğim
sana" Ve o kimse,ALLAH affetsin yanlış anlaşılmasın,kimsenin
makamını,mevkisini ölçüçek noktada
değiliz,Üstad'ından iyi idi.Bir önceki Üstad'ı onu
Mülhüme'yi geçirmiş.Yani al götür adamı
bir yere koy Şeyh'lik yapsın.İki gözü iki çeşme
ağladı.İki gözü iki çeşme."Ne yapmam lazım
"dedi.Dedim "Kusura bakma ,hakkını helal et""Bu
dedim haddi aşmak olur bizim için"dedim."Ben sana
birşey söyliyemem "dedim."Sen dedim ya gideceksin
Üstadına söyliyeceksin bu hali " dedim"Ya bizim
Şeyh Efendi'ye Abdullah Efendi'ye "dedim"Senin "dedim
"bu noktada dersini değiştirecek olan,dersini verecek
olan,senin için yetkili iki tane makam var.Birine söylemişsin
ondan bir işaret alamamışsın.Sana bir Esma vermemiş,bir kimse
ilme ulaşması gerekir, ilmi aramanın sonu yok.İlim arıyorsun
sonuçta.Abdullah Efendi'ye söyle,o dedim senin ilacını
verir."Bu durdu şimdi.Dedim ki kendisine "Rüyanda
cennete girdin mi ?"dedim ben.Baktı benim yüzüme."Girdim"
Dedi."Peki "dedim."Cennette Esma'yı veren oldumu
sana.Şu Esma'yı çekmelisin diyen oldu mu" dedim
ben."Olmadı"dedi.Dedim "Muhakkak bu halini sen
Abdullah Efendi Hazretleri'ne anlat.Muhakkak dedim ona anlat.Dedi
"Ben bizim üstadımıza Rabıta ediyorum,sorumu soruyorum
,bir cevap alamıyorum"dedi."Cevap alamazsın ondan"dedim
"Kusura bakma"dedim"İnsanların hakkında konuşmak
istemiyorum,ama ondan cevap alman mümkün değil"dedim."Sen
bunu Şeyh Efendi ile görüşeceksin"dedim.Ondan sonra
bir yolunu bulmuş Şeyh Efendi'ye söylemiş.Ne zaman söyledi
ise,ne şekilde söyledi ise.Şeyh Efendi bana dedi "Maşallah
Mustafa Efendi "dedi."Oğlum "dedi."Kendin
söyliyebilirdin "dedi."Neden
söylemedin?"dedi"Estağfurullah efendim"Dedim."Biz
ne söyliyebiliriz,biz kimiz ki "dedim ona."Maşallah
oğlum "dedi.Ona demiş ki"gördün mü?"
demiş."Bağlı derviş nasıl oluyor."demiş o
kimseyede."O bunun ilacını biliyor "demiş."o bunun
ilacını bildiği halde,seni bize göndermiş"demiş."İyi
bağlıdır Mustafa Efendi"demiş.O bana sonradan,o kimse ile
tekrar karşılaştığımızda "Ya ne muhabbet var sizin
aranızda"dedi"Senin hakkında böyle böyle dedi"
dedi."Dervişlik edep"dedim ben ona."Biz "dedim
"Böyle öğrendik ondan "dedim"kesinlikle
bizim onun alanına karışmıyoruz,oda benim alanıma karışmaz
"dedim."Nasıl yani?"dedi."Ben "dedim
"Yıkarım,yaparım,ondan sonra dağıtırım,toplarım,oda bana
hiç demez "dedim "Mustafa Efendi oğlum sen ne
yapıyorsun*Demez bana hiç."dedim."Hiç demedi
bana"dedim ben.
Şimdi vesvese
insanı çökertir bu noktada.Ama bu o üstadın ehil
olup olmadığınıda çıkarır meydana.Yani o derviş belli
bir noktaya geldiğinde,bir hale geldiğinde,onun o halini atlatıp
,atlatamaması üstadınıda meydana çıkarır.Anladınız
mı meseleyi?Ha diyeceksiniz vesvese lazım mı?Bak nasıl
lazım.Çünkü vesveseyi kötü olarak
görüyoruz öyle değil mi?Ama lazım mı?Bakın nasıl
lazım.Bir adamın olup ,olmadığını,o meseleyi bilip
bilmediğini,o noktada ki bir kimsenin kalbi olarak ilacının ne
olduğunu o kimse bilecek.Eğer bilmiyor ise,o zaman sınıfta
kalıyor.Karşıdaki kimse de sınıfta kalıyor.Yani normalde kalbi
ilim ile açılmış olan bir kimsenin vesvesesi ile,normal bir
kimsenin vesvesesi aynı düzeyde değildir.Bu ancak tedavi
noktasına geliyorum.Bunun en devamlı tedavisi,en kesin tedavisi
tasavvufi manada zikrullah ve rabıtadır.Bir kere kesin tedavi
zikrullahtır.Bir kimse dersini çekmez ise,ve devamlı zikir
ile meşgul olursa şeytan onun kalbine vesvese vermez.Şeytan onun
kalbini etkileyemez.Şeytan onun kalbine oturamaz ,yerleşemez.Onun
kalbinde yer bulamaz.Onun kalbinde yer bulabilmesi için,o
kimsenin zikrullahtan kesilmesi lazım.Muhabbetini bozması
lazım.Rabıtadan kastım muhabbettir.Yani bir kimsenin üstadına
olan muhabbetidir.Bir kimsenin üstadına olan
sevgisidir,bağlılığıdır,üstadına olan manevi olan
yakınlığıdır.Bu insanda güven duygusu verir.Bu insana
rahatlık verir.Bu insana genişlik verir.Bu insanın doğru yolda
olduğunun bir kendi kendisine işaretidir.Zikrullah ise o işin
ilacıdır.O kimse günlük virdleri ile,günlük
zikrullahı ile veya belli bir noktaya geldiğinde günlük
esması ile kalbinden şeytanın o vesvesesini atar.Kalbinden o
vesvesenin sesini kısar.onun tabiri caizse radyonun sesi olur
ya,televizyonun sesi olur ya,onun sesini kısar ya insan.İşte var
ama ses öyle değil mi?Ama sesini ne yapıyor düğmeden
kısıyor.Aynı düğmeden kısarsın.Ne ile bu sevgi ile,bu
zikrullahla,bu muhabbetle,söz konusu olur.Eğer ki gönüle
,eğer ki kalbe zikrullah yerleşti ise,eğer ki gönüle
ALLAH sevgisi yerleşti ise,onun kalbinden şeytan ve nefsin sesi
çıkar,vesvesesi çıkar,oyunları tezgahları çıkar,ve
kalbe o ilahi muhabbetten Muhabbetullah doğar ki,kalbe ilham vermeye
başlar.Kalbe bu noktada CENABIHAK'ın İlim Müneccimi inmeye
başlar.Kalbe hikmet pınarlarından bir pınar gelmeye başlar.Bunun
adı Marifetullah'tır.Denir ki Marifetullah sadece Mürşid-i
Kamil'lerde vardır,veya veli noktaya geldiğinde vardır.Onlar belli
bir hale gelince evet,vardır.Ama Marifetullahın başlangıcı bir
insanın EŞHEDÜ
EN LA İLAHE İLLALLAH,MUHAMMEDİN RESULULLAH"
demesidir, sonu yoktur onun.Oraya kadar sonsuz noktada Marifetullah
vardır.Sonsuz noktada ilm ile sabittir.Yani bizim önümüze
şunu getirebilirler veya eserlerde şunu okursunuz siz; Marifetullah
sadece ALLAH'ın veli kullarına has bir ilimdir.Veya Marifetullah
sadece Mürşid-i Kamil'lere has bir ilimdir.Veyahut bu noktaya
gelen insanların ilmidir.Bu işin kemal noktasıdır.Bu işin en
zirve noktasıdır.Veya zirveya yakın noktasıdır.Bir kimse "LA
İLAHE İLALLAH,MUHAMMEDİN RESULULLAH"dedi
ise,o marifet deryasına dalmaya adaydır.O inci pınarlarından
içmeye adaydır.O hikmet deryasından daldırıp içmeye
adaydır.Bu kim olursa olsun.O yürüdükçe,yani
haramlardan uzak durdukça,farzları yerine getirdikçe,ALLAH'ı
sevdikçe, zikrettikçe, Resulullah'ı sevdikçe
(s.a.v.)Hazretlerini,onun sünnetlerine bağlandıkça,ALLAH'ın
veli kullarını sevdikçe,onların izini takip ettikçe
oda o Marifet deryasına dalmaya adaydır.Oda velilerin içtiği
pınardan içmeye aday bir kimsedir.Oda vesvesenin sesini
kesmeye aday bir kimsedir.O yüzden şöyle düşünmeyin.Yani
ümmetin içerisinde böyle bir hal var.Yani" bu
hal sadece bunlara aittir.E biz o hale gelemiyeceğimize göre,bize
de öyle bir şey yoktur."Hayır.Bir kimsenin zikrullahı
sevmesi Marifettir.Bir kimsenin ALLAH dostlarını sevmesi,ALLAH
yolunda gitmesi ilahi hikmettir.Hidayettir.Bir kimsenin haramlardan
uzak durması ALLAH ile arasında bir muhabbetin olduğuna
işarettir.Bir kimsenin ibadetlerini işlemesi ALLAH'a karşı bir
sevgisinin olduğuna işarettir.Yani şunu bireyselleştirmiyorum.Yani
sadece Marifet halakası ,sadece hikmet deryası,sadece inci halakası
Mürşid-i Kamil'lere,Veli'lere aittir.Geri kalan ümmete bu
kapı kapalı,geri kalan dervişlere bu kapı kapalı diye bir şey
yok.Derviş öyle derviş olur ki,an gelir,manevi hikmet
noktasında üstadını geçer.Bu makam değildir.Bu anlık
bir hayret deryasıdır.Bu anlık bir çıkıştır.An gelir
üstadının bilemediğini bilir.Dervişin öyle hali olur
ki,YARABBİ dediğinde semalar açılıverir.Dervişin öyle
bir hali vardır ki,secdeye kapanır YARABBİ der,gözünün
önüne serilir her şey.Yani o üstadlar yetişirken de
dervişlerin noktasından yetişiyor.Adam bir günde üstad
olmuyor.Adam bir anda meratipleri katetmiyor. O da o yoldan yürüyor.O
da o daireden yürüyor.O da o çile yolundan yürüyüp
gidiyor.O yüzden kapı sadece birilerine açık değil.Kapı
bütün ümmete açık.Yani ALLAH bütün
insanlığın,bütün kainatın,bütün
yaratılanların ALLAH'ı.ALLAH bütün yaratılanların
ALLAH'ı.ALLAH bütün müminlerin ALLAH'ı.Peygamber
bütün müminlerin Peygamberi.Cennet bütün
müminlerin cenneti.Arşı Ala , ALLAH'ın Arşı Ala'sı.Sadece
belirli kesim insanlara değil ki.Sen derviş ol,sen ALLAH'ı sev
hakkıyla,sen Resulullah'ı sev,onun sünneti seniyesini yerine
getir,sen haramdan uzaklaş,sen yalandan,gıybetten,dedikodudan,ondan
,bundan uzaklaş.Onu verecek olan ALLAH.O kapıyı aralayacak olan
ALLAH.O yüzden vesveseden kurtaracak olan da ALLAH.Ve her
makamda ,her seyrü süluk dairesinde her halde,muhakkak ki
vesvese bizim peşimizi bırakmıyacaktır.Ve her vesvesenin
karşısında.o kimsenin üstadı o vesvesenin karşısına
çıkacaktır.İnsanın kalbinde vesvese geldiğinde,üstadı
da kalbinden bağıracaktır,"Bakma ona" veya rabıtasına
geldiğinde üstadı ona diyecektir "ona takılma"bir
ses duyacaktır.Onun kalbini harekete geçiren,kalbini
düzelten,istikametini belirleyen,kalbinde bir ses olacaktır.Ama
bu üstadının sesi olacaktır,ama üstadının sesini
bildikten sonra,değişik sesler öğreteceklerdir onun kalbine.O
bir müddet sonra pirinin sesini öğrenir.Bir müddet
sonra herhangi bir sahabe onu ele alırsa,o sahabenin sesini
öğrenir.Bir müddet sonra onu bir peygamber ele aldı
ise,herhangi bir peygamber o peygamberin sesini alır,ona hemhal
olur.Bir müddet sonra Muhammedi Mustafa(s.a.v.)Hazretlerinin
sesine ram olur.Onun sesini duyar,Onun sesini öğrenir.Artık
onun sesi ile hemhal olmaya başlar.Bir müddet sonrada ALLAH ona
hitap eder.ALLAH'ın hitabı bütün o seslerden çok
farklıdır.ALLAH'ın hitabı ister manada olsun,ister rüyada
olsun,ister zikrullahtaki hal de olsun onun hitabı öbür
hitapların hiçbirisine benzemez.Onun seslenişi,onun bu
noktada deyişi,hiçbir şeyin deyişine ve seslenişine
benzemez.Ve onun bütün vucudu,bütün manevi
hali,kalbi ile,ruhu ile,sırrı ile,vücudu ile herşeyi ile bu
ALLAH 'ın sesi diye haykırır.Bu ALLAH'ın sesi diye haykırır.Bu
Muhammed (s.a.v.)Hazretlerinin sesi diye haykırır.Bu Hazreti
Eyyüp'ün sesi,bu Hazreti Yusuf' un sesi,bu Hazreti Musa'nın
sesi,bu Hazreti İsa'nın sesi diye haykırır.Muhakkaki üstadıda
ona inceden der bu şunun sesi diye veyahut kalbine üstadının
sesi ile derler ona bu filancanın sesidir.Vesvese böylece her
manevi katmanda,her manevi yelpazede rengi ve seside değişir.Her
manevi yelpaze açıldığında ,her hayret makamından başka
bir hayret makamına geçildiğinde ,o hayret makamınında ,o
manevi halinde sesi ve rengi farklıdır.Şeytanın görüntüsüde
farklıdır.Ve bu haller yaşanırken şeytanda görünebilir.Şeytanın
görüldüğü her alanda,makamda bu şeytan değildi
diye düşünmeyin.Şeytanda bukalemun gibi,sizin
anlıyacağınız dil ile söylüyorum hal ve suret
değiştirir.Ne zaman ki belli bir noktaya gelindi şeytanı gerçek
veçhesi ile görürsünüz.Ve şeytanı gerçek
veçhesi ile görünceye kadar yolunuz bitmemiştir.Nuru
gerçek rengi ile görünceye kadar yolunuz
bitmemiştir.Gerçekten hitaba erinceye kadar yolunuz
bitmemiştir.Muhammedi Mustafa elinizden tutup,seyran ettirmediği
müddetçe yolunuz bitmemiştir.Asla peygamberler size
önder olup,manevi hallere geçirmediği müddetçe
yolunuz bitmemiştir.Yürünecek çok mesafeniz var
demektir.Ve her halin,her manevi noktanın,her manevi veçhenin
muhakkak ki işaretleri,delilleri ve anti delilleri vardır.Bunlar
ancak ehline malolur.Ancak yaşayanlara malolur.Bunlarıda bir
kitaptan bulacağınızı zannetmeyin.Bunlar ehline malumdur.Bunlar
marifet sırrı diye geçirilir.Bunlar sır değildir.O hale
gelen için sır değildir.O hale gelmeyen bir kimse içinde
boş muhabbettir.O hale gelmeyen insan için boş
muhabbettir.Anlamı olmaz.Çocuğun eline bir mücevher
vermiş olsanız,çocuk mücevherin kıymetini
bilirmi?Bilmez.Attırıverir elinden.Manevi ilimlerle,marifetullah ta
aynı bunun gibidir.Marifet ilmi hikmet deryasından bir
incidir.Çocuğun eline verirsin atıverir,kıymet bilmez.Onun
ancak ehli kıymet verir.Onu ancak ehli değer verir.Onu ancak bilen
değer verir.Altının ayarını sarraf anlar. Altının ayarını
bakkala götürürseniz,bakkal bakar altın kıymetli bir
şey der,ayarını bilemezki.Onun için sarı olan her maden
altındır.İçi demir olsa,üstü sarı olmuş
olsa,altın yaldızına boyanmış olsa,götür sen bakkala
kandırırsın sen onu.Ama sarrafı kandıramazsın.İşte insanlarda
marifet ilmine vakıf olamadığı müddetçe dış görüntü
ile dışla hükmeder ki,dışı altın sarıya dönüyorsa
bu altın der çıkar işin içerisinden.İçine
vakıf olamadığından dolayı içinin demir olduğunu bilmez
Marifet ilmine vakıf bir kimse ise,dışına bakmaz ,içine
bakar.Eğer içi altınsa,dışı isterse çamur
olsun,dışı eski püskü olsun,dışı isterse yırtık
pırtık olsun,isterse iki kelimeyi bir araya getiremesin
adam.isterse üç cümleyi alt alta koymasın.İsterse
yolda dahi yürümesini bilmesin,isterse o yemek yemeyi dahi
bilemesin.Onun içi altın,onun içi marifet sırlarla
dolu.Asıl adam o,asıl insan o,asıl kemal ehli olan O. Öbürkünde
süs var,sarığı çok güzel,külahı çok
güzel,cübbesi çok güzel sırmalı altın
yaldızlı.Bir yürüyor sanki etrafında bütün
insanlar yürüyor.İçi boş.İçi boş ,dışı
altın sarısı.Küçücük bir dertten isyan
ediyor,küçücük bir sıkıntıdan ahlayıp
feryat ediyor,küçücük çileden canım
yandı diye bağırıyor,küçücük bir şey den
kendi dervişlerini harcıyor,küçücük bir şey
den kıyma makinası gibi etrafındakileri kıyıyor.Küçücük
bir şey le ayrılıklar getiriyor, fitne,gıybet çıkarıyor,dedikodu
çıkarıyor,bunun içi teneke dışı altın.Onun içi
çıfıt çarşısı,dışı sarı.Her sarı olan şey
altın değil.Marifet ilmine sahip olan kimse altındır.Bu ancak
kalpte zikrullah ın oturması ile hemhal olur.Kalpte zikrullahın
yerleşmesi ile olur.Gönülde ALLAH korkusunu ve ALLAH
sevgisinin yerleşmesi ile olur.Marifet korku ve sevdayı yanında
getirir.Marifet ümit ile ümitsizliği yanında
getirir.Marifet ilim ile ilimsizliği kol kola taşır.Marifete halk
veçhesinden bakılırsa bir ilim deryasıdır.Hak cephesinden
bakılırsa bir iştir.ALLAH'ın marifet deryasının içerisinde,o
kimsenin marifeti bir hiçtir.Ama tabandan halktan baktığımızda
o kimsenin marifeti bir deryadır.O yüzden marifet öyle bir
ilimdir ki,ancak o ancak ve ancak ALLAH yolunda istikameti düzgün
olan,ALLAH yolunda çilesi düzgün olan,ALLAH yolunda
mücadelesi düzgün olan,ALLAH yolunda,ALLAH için
,ALLAH ile beraber olana verilir.O marifet insanın kalbini
genişletir.İnsanın kalbini derinleştirir.İnsanın kalbini
geliştirir.O kimse kalbi ile görmeye,kalbi ile konuşmaya,kalbi
ile duymaya başlar.O kimsenin kalbinde merhamet pınarları,şefkat
pınarları akmaya başlar.O kimsenin kalbinde hidayet pınarları
akmaya başlar.Onun kalbi ALLAH ,ALLAH nidaları ile çoşmuştur.O
çoşkunluğunu saklıyacak,gizleyecek yerler arar.O aşkını
muhabbetini göstermemek için dudağını ısırır,dilini
ısırır,insanlardan ayrı kalmaya başlar.O ola ki içinden
bir sır patlatır,ola ki çoşkunluğundan birşey akıtır,ola
ki oradan bir şey çatlatır diye ALLAH sırrını saklamaya
ve gizlemeye çalışır.O yüzden marifet ehli yanlız
insandır.Hikmet ehli yanlız insandır.Sırrından açıklasa
etrafındaki insanlar ondan anlamayıp,ondan
uzaklaşacaklardır.Açıklamasa da içinde hep öyle
yoğrula yoğrula deryasının içindeki muhabbetinin
çoşkunluğunu bastıra bastıra halini yürütür
gider.Vesvese mezara gidinceye kadar da devam eder.Her halde ,her
makamda,her noktada vesvesesiz bir hayat yok.O zaman ondan
kurtulmanın yolu,onu durdurmanın yolu,ALLAH 'ı sevmek,Resulullah'ı
sevmek,onarın yolunda giden velileri mürşitleri,ALLAH
dostlarını ,hak dostlarını sevmek,onlarla beraber olup,ALLAH'ı
zikretmek.Peygamber-i
zişan efendimiz buyurdu ki: "Sizin kalbinizin üzerinde
durur şeytan.Ne zaman ki zikrullahı bıraktınız ,şeytan içeri
zuhur eder,içeri girer.Ne zaman ki zikrullaha başladınız
şeytan oradan kovulur "der
Nereye?Kapıya
kadar.Hep tarif ederim ya burayı bir kalbe benzetin şeytan şu
kapının önünde şurada.Çay ocağına daha
çıkarken.Şeytan şurada.Siz buradan zikrullahtan çıktığınız
anda,eğer ki buradaki halinizi devam ettiremezseniz,orada size hemen
sahip olacak.Hatta burada sahip olacak.Diyecek ki "Yanındaki
nasıl zikrullah yapıyor ya?Bak ağzını burnunu nasıl çeviriyor
ya?Bu neden bağırıyor ki bu kadar ya?Bu neden şimdi ağzını
burnunu çevirdi ki?Bu neden saçını sallaya sallaya
zikrullah yaptı ki?Şuna bak ya bir sarık dahi takmamış.Bunun ne
biçim üzerindeki haydari böyle haydari mi olur
ya?Yok bunun kıyafeti buraya gelmeye uygun değil aslında.Bunu ne
yapmaya alıyorlar ki?Ya bu adam da ne kadar yalan söylüyor
birde gelmiş buraya zikrullah yapacak.Ya bu adam ne biçim
adam ya birde buraya gelmiş tüh o buradaysa ben buradan gideyim
ya"O da gidiyor zaten.Şeytan kalbimizin
üzerinde.İçinde.Vesveseyi veriyor.o zaman huzur edin
"Yarabbi "diyin "Beni şu şeytanın vesvesesinden
koru"Tevhid'e başla."LA
İLAHE İLLALLAH,LA İLAHE İLLALLAH,LA İLAHE İLLALLAH" Her
halukarda,her halde LA
İLAHE İLLALLAH.Hangi
makama geçerseniz geçin,hangi esmaya geçerseniz
geçin,hangi hayret noktasına geçerseniz geçin,hangi
manevi halinizi yaşarsanız yaşayın vallahi de LA
İLAHE İLLALLAH,billahi
de LA
İLAHE İLLALLAH.Başka
bir şey yok.Hangi esmayı alırsanız alın.Desinler ki size sen
"HAY "esmasındasın LA
İLAHE İLLALLAH'a
devam et.Desinler ki sana sen son esmaya geldin."KAHHAR "
esması çekiyorsun,LA
İLAHE İLLALLAH'a
devam et.De ki Kahhar esman bitti. Sana esmayı sema verdik "HAYYUL
KAYYUM ALLAH ,KADİR KAYYUM ALLAH" senin esman bu desinler,sen
yine LA
İLAHE İLLALLAH'a
devam et.Tevazuyu elden bırakma.Kendini bir makamda görme.Kendini
bir halde görme.Kendini bir noktada görme.Kendini bir
dairede görme.Tevhid'e devam et.Bu hepinize tavsiyem.Tevhid'e
devam edin.
ALLAH
rahmet eğlesin Şeyh Efendi derdi ki:"Mustafa Efendi oğlum
esmanı değiştirdim.Günde 100 tane şundan çekçen"Bütün
arkadaşlar yüzden fazla çekerlerdi.Ne dedi?Hay esması
dedi dimi?O böyle Hay esması olduğunu belli edecek
(yanındakilerin duyabileceği şekilde) "Hay Hay Hay ALLAH,Hay
Hay Hay ALLAH"Herkesin içerisinde böyle
söylüyor.Yani ben Hay esmasındayım.Biz yine Tevhid'e
devam ederdik.100 tane dedi.100 tane çekerdik "Hay Hay
Hay ALLAH".Geri kalan ben Tevhid'e devam ederdim."Mustafa
Efendi oğlum ne çekiyorsun?" "Tevhid çekiyorum
efendim" "Maşallah""Oğlum esma verdiklerim hep
esmayı çekiyor,sen niye çekmiyorsun esmayı?""Ben
sizin verdiğiniz adet kadar çekiyorum efendim" "
Haa verdiğim adet kadar""Evet efendim siz 100 tane "Ya
Hak " dediniz,100 tane "Ya Hak " çekiyorum
efendim""Maşallah ,devam et oğlum"Biz Tevhid'e devam
ederdik.Bunu eşkari açıkça söylüyorum
ki,hani birisinin gittiği yere adım bastığı yere adım basılacak
birisi değiliz,izimiz takip edilsin düşüncesinde değiliz
ALLAH bizi affetsin,kendimizi hiçbir zaman o noktada
görmedik.Ama biz böyle yaptık.Ben böyle yaptım.Bana
dedi ki" 100 tane " YA HU "çekçen"
100 tane "YA HU" çektim ben.Bir başkasına demiş
100 tane "YA HU"çekçen, efendim demiş ben
"Hu Hu Hu ALLAH"diyim mi? O da" de oğlum "demiş
ona."Bana böyle dedi ,bende böyle dedim ben böyle
diyom" "İyi hayırlısı" dedim."Sen ne
yapıyorsun?""Biz bir şey yapmıyoruz,Tevhid'e devam
ediyoruz"dedim.
Tevhid'e
devam ediyoruz biz. Sonunda gelinen nokta yine Tevhid. Varacağın
nokta Tevhid. Gideceğin nokta Tevhid. Ulaşacağın nokta Tevhid.
Hangi esmayı alırsan al.Ulaşacağın nokta Tevhid. Kalbinize
yerleştirecek olduğunuz Tevhid. Tevhid'e devam edin.Tevhid zikrinde
o kadar keramet,o kadar fazilet,o kadar hikmet vardır ki,Tevhid
zikrinde o kadar varoluş,o kadar hücced vardır ki,Tevhid
zikrinde o kadar derinlik vardır ki,Tevhid Zikrinde o kadar
yükseklik vardır ki,o kadar genişlik vardır ki,Tevhid
zikrinde o kadar ruh,o kadar temizlik vardır ki,Tevhid halleder
hepsini.O yüzden kalbinizdeki vesveseyi tamir edecek olan,yani
bozuyor ya bir şeyi,onu tamir edecek olan,onu düzelticek
olan,onu dizayn edecek olan,kalbinizi yeşerticek olan,kalbinizi
sulandıracak olan,kalbinizi yumuşatıcak olan,kalbinizi neşvi neva
haline getirecek olan,bahar güllerini açtıracak
olan,bahar mevsimini getirip,binbir türlü çiçek
kokusunu aldıracak olan Tevhid zikridir.Size gecede
aydınlığı,aydınlığın içerisinde nurluluğu
verir.Zifiri karanlığın ortasında sizin gözünüzün
içerisinde nur olur,yolunuzu açar.Siz herkesin elinizi
bıraktığı anda onun eline sımsıkı yapışırsınız.Merak
etmeyin o sizi düzlüğe çıkarır.Herkes işi
bırakabilir,her eliniz uzattığınız yer kuruyabilir,her adımınız
attığınızda bataklığa bir adım daha
batabilirsiniz,düşebilirsiniz.Umulmadık yerlerden,umulmadık
darbeler,hançerler yiyebilirsiniz.Şunu unutmayın Tevhid'e ve
zikre devam edin.Selametliğinizi bulacaksınız.Tevhid'e devam
edin,İstikametinizi bulacaksınız.Tevhid'e devam edin,gönlünüzün
istikametini oturtturacaksınız.Tevhid'e devam edin.Bozulmuş
neyiniz var ise,düzelecek.Tevhid'e devam edin.Neyiniz yıkıldı
ise tamir olacak.Tevhid'e devam edin.Kartondan kurduğunuz dünyalar
yıkılacak ise,o Tevhid yıkacak.O sahte güzellikleri yıkacak
olan yine Tevhid.İnsanların gönüllerinde sahte bir dünya
vardır.Gönüllerinde sahte güzellikler
vardır.Gönüllerinde o sahte güzelliklere tapar
insanlar.Onların peşinden giderler.Onlarla oyalanırlar.Vallahi
Tevhid'in nuru onları yıkacaktır.Nasıl Muhammedi Mustafa Kabe'ye
girip,Hazreti Ali Efendimiz onun omuzuna basıp putları
yıktıysa,evet sende üstadının omuzuna çıkar,sende
kalp putlarını teker teker yıkarsın.Teker teker yıkarsın.Neyle
Tevhid ve aşkla.Senin Zülfikar'ın aşk olsun.Evet.Sen o
Zülfikar'ı aşk ile çek ve aşk ile Zülfikar'ını
meydana çıkar.Merak etme! Zülfikar asla ve asla dünya
için kesmiyecektir." Tu" diyince altındaki düşman
Zülfikarını kınına koydu,dedi ki :Sen benim nefsime tükürdün
şimdi.Ben ALLAH için bu Zülfikar'ı çıkarmıştım.ALLAH
için içime gömerim dedi" ve gömdü.Sen
Zülfikar'ını meydana çıkar ve o ALLAH için o
aşkınızı kesecektir.Nefsin için kimseye
vurmayacaksın.Tevhid'e devam et.Nefsin için kimseye dua
etmiyeceksin.Tevhid'e devam et.Nefsin için hiç kimseye
kızmayacaksın,Tevhid'e devam et.Nefsin için kimseye
bakmayacaksın Tevhid'e devam edersen.Senin o gözlerin nefsin
için bakmayacak.Dilin nefsin için konuşmayacak.Kalbin
nefsin için hoplamayacak.Vucudun nefsin için
kıpırdamıyacak.Tevhid'e devam et.Nasıl onun eline Zülfikar'ın
kılıcını verdi ise,seninde eline Zülfikar kılıcı vermiş.O
aşktır,muhabbettir,sevdadır.Nasıl ona Tevhid nurunu verdi
ise,sanada Tevhid nurunu verecektir.Gönlüne
yerleştirecektir onu.Sakın ümidini kesme.Tevhid ile ümit
kazan.Sakın ha !Ümit deryasına girip korkuyu unutma.Sevgiliden
kork.Sevgilinin azabından değil.Sevgiliden ayrı kalmaktan
kork.Onun merhamet deryasından uzaklaşmaktan kork.Onun sevgi
deryasından uzaklaşmasından kork.Onunla aranda perde olmasından
kork.Kork.Neden kork?"YARABBİ "dediğinde " Buyur
kulum " demesse ondan kork.Onunla gönlünden bir yol
bulamamaktan kork.Onunla kalbinden konuşamamaktan kork.Eğer
geceleri kalkıp onunla konuşamıyorsan o zaman kork.Eğer ki
tenhalarda onu zikredip dua edemiyorsan,onun için göz
yaşı akıtamıyorsan vallahi kork bundan billahi kork.Ama o senden
ayrı düşmüş o yüzden kork.Sen ondan ayrı
düşmüşsün,sen o sevgiliyi küstürmüşsün,sana
kahkülünü gösterrniyorsa ,sen o sevgiliyi
küstürmüşsün,eğer sana baygın gözlerle
sana gecenin karanlığında bakmıyorsa,sen sevgiliyi
küstürmüşsün.Yan derdine.Bundan kork.Başka bir
şey den değil.O zaman türkü mü çağırırsın
"Yar beni çöllere atma,yüreğimi
yakma,hançerini kalbime saplama "diye nasıl feryat
edersen et.Arana perde girmiştir senin.O perdeyi nasıl yıkacaksan
,nasıl yırtacaksan yırt.O perdenin yırtılışının ve
yıkılışının başka hiçbir şeyi yok,AŞK
ve TEVHİD.İkisini
yoğur.LA
İLAHE İLLALLAH dedikçe
daha da aşık ol,aşık oldukça LA
İLAHE İLALALLAH demeye
devam et.Gel boş ver gaflete dalma.O kalbindeki sahte güzellikleri
at.Kalbindeki sahte evleri at.Kalbindeki sahte dünyayı
at.Kalbindeki sahte sevgilileri at.O putları yık içinden.Tevhid'in
nuruyla,Tevhid'in aşkı ile yık.Onun aşkı ile yan.Zülfikar'ını
sal meydana,meydan Zülfikar görsün.Gece demesin gündüz
demesin,aşkın önüne ne geliyorsa bütün putları
kessin atsın.Nasıl Musa'nın asası varsa senin gönlüne
de senin aşkını koymuş.Onun aşkına doğru yürü.Onun
aşkınla bak.Onun aşkınla dinle.Onun aşkınla kuşları
dinle,böcekleri dinle,onun aşkınla semavatı dinle,onun
aşkınla dinle her yerde onu göreceksin.Her yerde onu
dinleyeceksin,kalbinde onu göreceksin.O senin kalbine
tatlı,tatlı,tatlı diyecek ki"AL
BU BENDEN SANA" Ona
ram ol.Bırak insanların verdiklerine ram olma. İnsanların
gülüşlerine aldanma kanma. Bu gün gülen, yarın
sana dişini gösterecek. Bu gün seven yarın sana hançerini
batıracak. Bağrını ser nerenden hançerliyorlarsa
hançerlesinler."Ne lazım size? Bu vücutda ver
vücudunu insanlara.Ver insanlar senden ne istiyorlarsa senden
alsınlar.Sen yönünü ona çevir.Sen kulağını
ona çevir.Sen dudağını ona çevir.Sen dilini ona
çevir.İnsanlar sana ne diyorlarsa desinler.Sen marifete
dal.Sen ALLAH'a dal.Onun aşkına dal sen.O zaman vesvesende
pusacak,şeytanında pusacak,nefsinde pusacak.Zülfikar'ın
kılıcını sal,kendini salma.Kendini korumaya çalışma.Eğer
ALLAH'ı seviyorsan sen bir hiçsin.Hiç in nesini
korucaksın.Eğer sen ALLAH'a ram oldu ise,o senin sahibin,o senin
vekilin,o her şeye kafi değil mi?Neyinin mücadelesini
veriyorsun.Senin tutanacağın bir tek bir şey var Tevhid. Tevhid'e
iyi tutun.Tutunacağın bir tek bir şey var AŞK.! Ona iyi
sarıl.Tutunacağın bir tek bir şey var haramlardan uzak durmaya
çalış.Tutunacağın birt ek şey var Muhammedin sevdasına
düş.Onun kokusunu ara her yerde.O koku seni doğru kokuya
götürecek.Çünkü onun kokusu ALLAH'ın
kokusu.Muhammed'in rengi ALLAH'ın rengi.Muhammed'in deryası
ALLAH'ın deryası.Sakın Muhammed'siz yürüme!Sakın
Muhammed'siz yürüme vallahi ALLAH'sız kalırsın.Sakın
ha! Gaflete düşme. Delilsiz gitme.Bakma sen insanların saf saf
konuştuklarına.Bakmayın siz halkın bu işten anlamadan
konuştuklarına.Siz delilsiz yürümeyin.Siz Fatiha'sız
yürümeyin.1001 kez Fatiha okuyun.1001 kez İhlas
okuyun.Sakın ha ! O muhabbet deryasına düşün. Sakın ha!
O inci deryasına düşün. Sakın ha! O rahmet deryasına
düşün. Başka işiniz olmasın.Nefesiniz ALLAH
için,yiyişiniz ALLAH için,yürüyüşünüz
ALLAH için,bakışınız ALLAH için olsun.Konuşmanız
ALLAH için olsun.Kendi nefsimede söylüyorum
bunu.Derse gitmeniz ALLAH için,eve gitmeniz ALLAH
için,hanımlarınızı sevmeniz ALLAH için,çocuklarınızı
sevmeniz ALLAH için,etrafınızı sevmeniz ALLAH
için,hizmetiniz ALLAH için olsun.Kendi nefsiniz için
bir şey aramayın.Kendi nefsinize bir şey yapmaya kalkmayın.Kendi
nefsinize bir şey katmaya kalkmayın.20 yıldır ne şeyhler
gördük,ne dervişler gördük,ne halifeler
gördük,ne uçanlar gördük,ne kaçanlar
gördük,ne hançerler yedik,ne laflar işittik.Hepside
geçti gitti,herkesin yaptıkları kaldı yanlarında.Seninde
yaptığın kalacak yanında.Gel ! ALLAH de.Tevhid nuruna dal.Her şey
den kurtul ferahı bul.ALLAH BİZİ ONLARDAN EĞLESİN. AMİN
İNŞALLAH.
ÇEVİREN : İstek çalışkan
-
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir